-
bir söz yazmak isterdim
seni bana getirsin
beni sana getirsin
mutluluğu önümüze sersin.
bir söz yazmak isterdim
yüreğinin meydanına... -
"mevsim geçişleri dışında görünmeyim tepkileri"
görmenin nasıllığı unutulup gözlerin işsiz kaldığı zamanlardı...
raylar, altımızda akıştı
yaklaşıyorduk
tüm uzaklaşmak istediklerimize.
rant teşkilatı için yeni işgal yeri gökyüzüydü.
damarlar hanında
kancı,
karanlık şövalyesine yalakaydı.
seferler yok etme eksenli
ve acımasız duygulanımlarında akbabaların
zindan kayalıkları edasında
çelenk bıraktı tüm devrilmiş saat kulesi büstlerine... -
duman ağaçlarından müteşekkil
cehennem ormanında,
aşk filtresiyle gülüş zehrin karışıyor
bedenime.
zebaniler sahte çıktı
melekler dolandırıcı
bulanan mideler denizinde... -
zaman döküldü
yılların tepesinden.
haber getirmez ulaklar
hayallerinin sesinden.
sanki ay
soluksuz koşturmalarda
güneşten bile çaresiz... -
gözyaşı silingesinde
kayıklar köprü değil mi?
kızıl dumandır kapıdan bakan
sarpalanan yollara
sarmalanan kollar.
bir felaket,
zindanda uğuldayan gülüşün
ve hayaletleşen hayallerin... -
şans zarlarının gölgesinde
bağışladım yağmuru.
terzilere vazife
dikmek düş geceliklerini.
ağaçlar minareye bağırırdı
susmak bilmezcesine
bense usançla yürürdüm
o bildik cadde taşlarında
bütün geçmişimi uçurtarak... -
"siyah pelerin ülkesi"
bir araya gelin perdeler!
mümkün olduğunca savuşturmalıyız güneşi.
martı gölgelere can simidi atılan vapurların bitimsiz güverteleri
çalkantıya boyansın.
yüreği kargalardan yana korkuluk,
tırmalasın ajandaları.
ya gölgelerin de yakıtı biterse?... -
"akşam kayıkları"
yine kıyak bir nehirdeyiz
adı, tadı yalnızlık.
kendimize dahil ediyoruz
aşk parolasını gerçekle kavuşturan herkesi.
keşkelerimizle
amalarımızla
fakatlarımızla
çünküler kuruyor
mavi göğün altında
mavi kadehlerimizi
mavi bir yaşamın
mavi dileklerine gönderiyoruz.
gelmek niyetindeyse mutluluk
işte böyle akşamlarda gelir.
uzak melodiler,
melodilerin uzaklığı,
tuzaksız avlar böyle gelir.
gözlerimizi serdik yollara
gövdemizde açan geçmişle
ufku tarıyoruz
ve sanki
görüyoruz
görmek
istediğimizi... -
gece
raksında perdenin
içimize koşan
biz kaçtıkça.
kurtuluruz
geçmişten bile
köprü renklerle
aydınlanıyorsa gökyüzü
bulutsuzluktan ve yıldızsızlıktan.
varmıştık bir meydana
gözlerinle yalnız
sözlerin davetsiz
izlerken
yağmurda
dudakların daha yoğun
belki
düşlerin de
sayrılara
karışması kadar zaman
geçmişti
kimimize
ya sen o
ya da ben... -
dolaptan sesini çıkarıp
kalbime koşturuyorum...
bir yalnızlık
ki
zamanın öptüğü
tenimde doğan
her uçurumlu bebeği
her direkten döneni yaşamın
her yiten silüet
her hiçleşme meyli.
bulutların başını okşayıp
köpeklerin yağışını izliyorumdur
elimde
havlayan şemsiyeler
insanlar kadar.
dolaptan sesini çıkarıp
varlığımla takas ediyorum.
bu işlem, sunak oluyor
üstün sıfırların
tanrı ilan edilişine!